7 Ağustos 2008 Perşembe

can sıkıntısı

eski merdaneli çamaşır makinemize benziyorsun can sıkıntısı. o yeşildi en azından senin rengin bile yok.
parmağımın kapının arasına sıkışması bile daha eğlenceli bir şey, en azından yara bandı takıyor insan, onurlu bir yarası olduğunu gösteriyor herkese, senatöre gelcek kurşunu son anda önüne atlayarak kestiği için yaralanan korumanın yarasındanmış gibi davranıyor.. oysa sen bişiye yaramıyorsun can sıkıntısı. hiç onurun yok, gösterilmiyorsun bile, kurbağa yanaklı olmayı göze almak dışında..
boğucam seni, ben boğucam seni. birbirini boğmaya çalışırken yerde debelenen 2 insanın biri gözlerini pörtletene kadar delice çırpınmasına benziycek bu savaş. ama birinin ölmesi ve gözlerini pörtletmesi lazım. allan cezası, boğucam seni salak!

Hiç yorum yok: