15 Haziran 2009 Pazartesi

Anaerob Bakterilerin Tükenmez Çilesi

Oldukça uzun bir süre oldu yazmayalı. Bir süredir yazılarıma ve falan..

En son büyük beyinlerden bahsetmişim, çevirilerinin arka kapaklarında "ünlü Amerikan satirist"inden başka pek bir sıfata layık görülmediği için kızdığım ve tamamen anlık bir istekle göt kafalı büyük üstad olarak niteleyeceğim Vonnegut bu konuda şöyle buyurmuş:

"Mary, bir türün hayatta kalması için evrim tarafından şimdiye dek üretilmiş en arzu edilir kalım aracının insan beyni olduğunu da öğretmişti. Ama şimdi, Guayaquil'de, kendi koca beyni onu dolapta duran kırmızı tuvaletinin üstündeki polietilen elbise torbasını çıkarıp kafasına dolamaya ve böylece hücrelerini oksijensiz bırakmaya teşvik ediyordu."

Suicidal eğilimlerim yok pek şükür bu aralar, suicidegirls üyeliği almak istemeyi bu şekilde değerlendirmezseniz. Günümü açıklamam gerekirse:

Bir gün daha geliştim. Kemik yapısı olarak. Kaburgalarım artık silisyum da üretiyor.

Neler öğrenmişiz bakalım, birkaç pop-art sanatçısı, birkaç ekspesyonist, birkaç ölü amerikan başkanı, birkaç diri amerikan başkanı, parafilia türleri..
Neler unutmuşuz? Herhalde bir osmanlı-avusturya antlaşmasının adını, birkaç porno aktrisini, birkaç kişisel anımı ve kardeşimin kaçıncı sınıfta olduğunu. İyi anlaşma.
Neleri unutamayız? Aşk acısı diyenlere iyi ve benden uzak günler dilerim. Ben bu soruyu, Güzel bir kadın kıçının hatırası, "sübhaneke allahümme ve bihamdik" ve Karlofça Antlaşması'nın maddeleri diye cevaplardım. O kadar eminim ki saydıklarımın doğruluğundan, bunak bir dede olarak ölümün pençesine düşersem sübhanekeyi ıskalayıp son sözlerimin "Karlofça Antlaşması 1699 yılında Avusturya ve Osmanlı.." şeklinde olmasından korkuyorum. Başka korkum yok, şimdilik. Nevırevır.

Veleddalin Amin.